UMUT EYLEMİ


       Umut..  Bu tek kelime kendi başına ne çok    duyguyu, eylemi barındırıyor içinde öyle değil mi? Bu kelimenin anlamını anlatmak için illa ki “umut” kelimesi geçen bir cümle mi kurmak gerek her seferinde?
      Hayır. Çünkü duygular hayatımızdaki eylemler ile harmanlanarak anlam kazanır. Nefes alabilmek başlı başına bir umuttur bizim için. Nefes alabildiğimize şükretmek.. 
        Öyle ki bu kadar basit ama hayati olan bu cümleye teşekkür etmeyi unutuyoruz biz insanlar. Belki de bu kadar sade ama mutluluk  veren şeyleri göremediğimiz için, umut kavramını anlayamıyoruz ne dersiniz? 
         Göğe bakabilmek. Ne kadar da basit bir cümle bizim için öyle değil mi? Basit bir cümle değil işte. Umut eden insan için göğe bakabilmek, mavidir,  gelecektir, özgürlüktür, sonu olmayan bir sonsuzluktur yüreği ile bakmasını bilene.. 
           Yeşili soluyabilmekte büyük bir devrim           hareketidir nereden baksanız. Yüreğinde umut barındıran insan sadece bir rengi görmez ki yeşili soluyunca.  Hem zaten  umut dolu insanın gördüğü renk değildir.  O yeşili soluduğunda  doğa ile iletişim halindedir.
          Size sonbahar da yaprakları dökülmüş bir ağacın duygularını anlatamaz, anlatmaz. Çünkü kırık duygular anlatılmak ile hallolmaz. Ama yeşili soluyan umutlu bir insan  sonbaharda yaprakları dökülmüş, duyguları kırık ağacın gövdesine oturup sessizce onun acısını paylaşabilir. Çünkü umutlu insan bilir duygular anlatılarak değil, aynı duyguyu birlikte hissederek anlaşılır. 
        Özgürce yürüyebildiğimiz  sokaklar  var sonra  belki de bu yollarda kendi başımıza, kendi düşüncelerimiz ile yürüyebildiğimiz için bu kadar umut dolu bu sokaklar. 
           Ah bir de sonsuzluk olarak simgelediğimiz  yıldızları  delicesine  tek tek sayma çabası var değil mi? Elimiz ne kadar uzanmaya çalışsa da hiçbir zaman erişemeyeceğimiz bu sürrealist hareketi yapmaktan vazgeçmeyiz. Hiçbir gökdelen oradaki yıldızlara erişemez zaten bu böyle biline.. 
         Ama umut dolu bir insan elmas parlaklığındaki yanıp sönen ışıklı olan bu yıldızlara kafayı takmıştır bir kere. O yıldızlara bakıp türlü hayaller kurar delicesine. Tek tek sayma çabasının delice bir eylem olduğunun farkındadır elbette. Zaten insanlara anormal gelen bu hareketinin ona normal gelmesi nereden baksanız  aklı başında bir deliliktir onun için..
          En parlak yıldızdan başlar önce saymaya sonra parlaklığı sönen yıldıza doğru sırayla. Onlara şöyle bir gözlerini kısarak bakarak , işaret parmağını havaya kaldırır, tek tek isim koymaya başlar onlara: Cesaret, özgürlük, nefes, kalp, ümit, hürriyet. Evet evet parlaklığı sönen yıldıza hürriyet ismini koyacak kadar umutludur böyle insanlar.
           Çünkü o yıldızın parlaklığının söndüğünde vereceği karanlıktan  pek korkmaz aslında. Onun bu deli cesareti umut eyleminden gelir hep. Çünkü o bilir umutlu insanın karanlığın içinde bir ışık prizması bulacağını. Onun meşalesi umuttur her daim hayatta..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

📖IKIGAI - HÉCTOR GARCÍA & FRANCESC MIRALLES📖 & 📖IKIGAI UYGULAMA REHBERİ / KİTAP YORUMUM

-HALİDE EDİP ADIVAR - KERİM USTA'NIN OĞLU-

PAPATYA MİSALİ